BİYOİSTATİK NEDİR?
Biyoistatistik en basit tanımı, biyolojik araştırmalardaki varsayımların geçerliliğini istatistiksel yöntemlerden yararlanılarak değerlendirilmesine denir. Değişkenlerin ve ölçümlerin tipi fark etmeksizin tıpta ve diğer biyoloji araştırmalarında en doğru sonuca ulaşmak için kullanılan yöntemler biyoistatistiği oluşturur.
Bu yüzden biyoistatistik, ağırlıklı olarak tıpta olmak üzere tüm biyoloji bilimlerinde daha sık kullanılan bir dalıdır. Araştırmacılara tanı koyma, tedavi sürecinde ve sonuçların değerlendirilmesinde biyoistatistiğin önemi giderek artmaktadır. Fakat biyoistatistik sadece bir olasılık düzeyi belirlemekten ziyade, araştırmanın tasarımında, örneklemin çekilmesinde, verilerin düzenli bir şekilde toplanması gibi temel noktalarda da kullanılmalıdır.
Neden Biyoistatistik?
Günümüzde yapılan herhangi bir bilimsel araştırmada elde edilen ham verilerden bir anlam çıkartarak doğru ve faydalı bir sonuca ulaşılmaya amaçlanır. Nesnelliğe önem vererek yapılan her araştırmada biyoistatistikten yararlanmak günümüzde artık zorunlu bir hal almıştır.
Araştırmaların dışında günlük hayatta bir doktorun hastasına teşhis koymasında, tedavi aşamasında o hastalığın daha önceden elde edilen epidemiyolojik bulgularını ve yine tedavi aşamasında en etkili yöntemi belirlemek adına biyoistatistikten yararlanması kuşkusuz çok etkili olacaktır çünkü tıpta öngörülen varsayımın bilimsel olarak kabul edebilmek için hata payının en fazla %5 olması gerekmektedir. Söz konusu insan sağlığı olan bu durumda tıpçılar zaman zaman %1 hata payanı bile çok bulabilirler. Böylesine durumlar biyoistatistiğin önemi bir kez daha göstermektedir.
Temel Biyoistatistik Yöntemleri
Biyoistatistikte Temel Kavramlar
Epidemiyoloji: Toplumdaki hasta ve sağlıklı kişilerin dağılımını, bunların görülmek sıklıklarını ve etkileyen faktörlerini araştıran bilim dalıdır. Amacı sağlıklı birey sayısını arttırırken hastalı sayısını azaltmaktır.
Kitle: Araştırma çerçevesine giren aynı özellikleri gösteren birimlere denir. Araştırmanın türüne göre kitlenin genişliği değişir.
Örneklem: Kitlenin genişliğine göre bireylerin hepsine ulaşmak her zaman mümkün olmaz. Bundan dolayı yapılacak araştırma çeşitli örnekleme yöntemleri ile örneklem çekilerek yapılır. Örneklem, kitleyi temsil eden alt grup olarak da ifade edilir.
Denek: Kitlede ve örneklemde yer alan her bir birime denek denir. Araştırmanın türüne göre birimler insan, hayvan, doğum sayısı, ölüm sayısı, aile, şirket veya hane olabilir. Birimlerin sayılabilir veya ölçülebilir bir şekilde homojen olması gerekmektedir.
Biyoistatistikte Sık Kullanılan Yöntemler
Biyoistatistikte kuşkusuz birçok yöntem kullanılabilir fakat akla ilk gelen yöntemlerden bazıları tanı testleri ve meta analizidir. Bu yöntemleri detaylı açıklaması aşağıdaki gibidir.
Tanı Testleri
Biyoistatistiksel araştırmalarda, deneklerden alınan ölçümler esas alınarak değişkenler arası farklılıklar veya benzerlikleri araştırılır. Tıpta veya klinik çalışmalarda bireylerin hasta mı yoksa sağlam mı olduklarını belirlemek amacı ile yapılan laboratuvar tekniklerine veya klinik gözlemlere bağlı olarak verilen kararlara “Tanı Testleri" denir. Tanı testlerinde gerçek sonuç ile tanı testinin sonucu karşılaştırılır. Tanı testi aşağıdaki 2x2 tablo çerçevesinde değerlendirilir.
A hücresi, gerçek hasta olup tanı testinin de hasta olarak belirlediği gerçek pozitiflerdir. B hücresi ise gerçekte sağlam olduğu halde tanı testinin hasta olarak belirlediği yanlış pozitiflerdir. C hücresi gerçekte hasta olduğu halde tanı testi sonucunda hasta olmadığı sonucuna ulaşılmış yanlış negatiflerdir. Son olarak D hücresi gerçek sağlam olup tanı testi sonucu hasta olmayan gerçek negatiflerdir. Bu tablodan yararlanılarak aşağıdaki hesaplamalar yapılabilir.
Duyarlılık: Testin, gerçek hastalar içinden hastaları ayırma yeteneğidir. Testin gerçek hastaları belirlemesinde ne kadar duyarlı olduğunu gösterir. Şu şekilde hesaplanır.
Duyarlılık = A/(A+C) = GP/(GP+YN) = Hastalıklı kişi sayısı/Toplam hastalıklı kişi sayısı
Özgüllük / Seçicilik: Testin, gerçek sağlamlar içinden sağlamları ayırma yeteneğidir. Yani bir testin gerçekten hasta olmayanları ayırt edebilme yeteneğini veren bir orandır. Aşağıdaki gibi hesaplanır.
Özgüllük = D/ (D+B) = GN / (GN + YP) = Sağlıklı kişi sayısı / Toplam sağlıklı kişi sayısı
Yanlış Negatif Oranı: Testin gerçekte hasta olan kişileri sağlam olarak gösterme oranıdır. Hastalıkların erken teşhisi için bu oranının düşük olması gerekir. Şu şekilde hesaplanır
YNO = (1-Duyarlılık) = C /(A + C) = YN/ (YN + GP)
Yanlış Pozitif Oranı: Testin gerçekte sağlam olan kişileri hasta olarak gösterme oranıdır. Maddi bakımdan fazladan yük getireceği için (hasta başka hastanelere giderek fazladan masraf yapıp zaman kaybedecek) bu oranında düşük çıkması beklenir. Aşağıdaki gibi hesaplanır.
YPO = (1-Özgüllük) = B /(B+D) = YP / (YP+GN)
Pozitif Test Sonucu Olasılık Oranı (L+): Testin, hastalığa var dediği zaman doğruyu bildirmesinin yanılmasına oranıdır. Kısaca, hastalık tanısı koymanın doğruluk oranı olarak ta bilinir. Bu oran ne kadar yüksek olursa, gerçek hastalar o derecede iyi ayrımlaşmaktadır.
L+ = Duyarlılık / (1-Özgüllük) = A (B+D) / B (A+C) = GP (YP+GN) / YP (GP+YN)
Negatif Test Sonucu Olasılık Oranı (L -): Sağlam tanısının doğruluk oranıdır. Bu oran ne kadar küçük olursa, gerçek sağlamlar o kadar iyi ayrımlaşabilmektedir.
L - = (1-Duyarlılık)/(Özgüllük) = C(B+D) / D (A+C) = YN (YP+GN) / GN (GP+YN)
Doğruluk Oranı: Gerçekte testin hasta ve sağlam olarak toplam doğru tanı oranına doğruluk oranı denir.
Doğruluk = (A+D)/(A+B+C+D) = (GP+GN) / (GP+YP+YN+GN)
Prevalans: Bir hastalığın görülme sıklığıdır. Araştırma anında hataların sayısının toplam incelenen kişi sayısına bölümü ile elde edilir. Daha kısa bir formül ile Prevalans = (A+C)/N şeklinde hesaplanabilir.
Konuyu daha iyi kavramak adına şöyle bir örnek inceleyelim.
Majör depresyon tanısı koymak için kullanılmak istenen DST (dexamethasone suppression test) performansını belirlemek için 368 psikiyatri hastasına altın standart test yöntemi ile depresyon var ya da yok olarak tanı konulmuştur.
Yapılan DST testine göre;
Gerçekte majör depresyon tanısı konulan 215 hastanın 84’ünü belirleyerek duyarlılığı %39.1, gerçekte majör depresyon tanısı konulmayan 153 hastanın 148’ini belirleyerek özgüllük %96.7 olarak hesaplanmıştır. Bu durumda DST testinin depresyonu olmayan hastaları belirlemede daha başarılı olduğu söylenebilir.
Gerçekte majör depresyon hastası olan 215 kişinin test sonucuna göre 131’i yanlış belirlenerek yanlış negatif oranı %60.9, gerçekte tanı konulmayan 153 kişiden 5’ine ise test sonucuna göre depresyon tanısı konularak yanlış pozitif oranı %3.3 olarak hesaplanmıştır.
Testin hasta tanısını koymasının doğruluk oranı %11.9 iken konulan sağlam tanısının doğruluk oranı ise %0.6’dır. DST testi gerçek sağlamları oldukça iyi belirleyebilirken gerçek hastaları iyi ayrıştıramamaktadır.
Testin doğru sonuç verme olasılığı %63 ve bu teste göre hastalığı görülme sıklığı yani prevalansı %58.4 olarak hesaplanmıştır.
Comments